SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1926 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَّى الْمَغْرِبَ وَالْعِشَاءَ بِالْمُزْدَلِفَةِ جَمِيعًا

 

Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre,

 

Resûlullah (S.A.V.) akşam ile yatsı namazlarını Müzdelife'de birlikte kılmıştır.

 

 

İzah:

Buhârî, hac; Müslim, müsâfirîn, hac; Nesâî menâsik

 

Bu hadis-i şerif Müzdelife'de akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kılmanın meşru olduğuna delâlet etmektedir. İki namazı bu şekilde birinin vakti geçtikten sonra kılmaya "cem-i te'hîr" denir.

 

Hanefî mezhebine göre, hacda Arafe günü akşam ile yatsı namazları­nı bir ezan ve kametle, yatsı vakti girdikten sonra Müzdelife'de cem-i te'hîr ile kılmak vâcibtir. Cem-i te'hîrin yapılabilmesi için-de şartlar vardır:

 

a. Hac İçin ihrama girmiş olmak;        

 

b. Arafeyi bayrama bağlayan gece Müzdelife'de olmak,

 

c. Yatsı vakti girmiş olmak.

 

Cem-i te'hirde cemaat şart değildir. Cemaatle kılanların cem yap­maları vâcibdir. Birlikte kılınan söz konusu iki namaz arasında başka bir namaz kılınması mekruhtur. Bu bakımdan akşam namazının sünnetiyle yatsının ilk sünneti kılınmaz. Sevrî ile Dâvûd-ı Zâhirî'ye göre de bu iki namazın birleştirilerek kılınması vâcibtir. Bunların dışında kalan diğer ule-ma'ya göre ise, sözü geçen namazları Müzdelife'de birleştirerek kılmak sünnettir. Daha önce de ifâde ettiğimiz gibi Hanefî ulemâsından Ebû Yû­suf ile imam Şafiî ve İmam Ahmed'e göre bu namazları birleştirerek kıl­manın sebebi müsafirlik olduğundan, dinen müsâfir sayılmayan bir kimse­nin bu namazları bileştirerek ve kısaltarak kılması caiz değildir. Bunların dışında kalan ilim adamları içinse bu namazları kısaltarak ve birleştirerek kılmanın şartı müsafirlik (yolculuk) değil, hac için ihrama girmiş olmak­tır. Çünkü Resul-i Ekrem (S.A.V.) Müzdelife'de bu namazları kısaltarak ve birleştirerek kılarken müsâfir olanlarla olmayanı ayırdetmemiştir. Eğer mü­safirlik şartı aransaydı, Resûl-i EKrem'in bu durumu açıklaması icab ederdi.